İsrail'in Kuruluşu 1. Bölüm

Savaş yıllarında Siyonistler illegal Yahudi göçmenleri Filistin'e getirmek için "Mossad L'aliyah Beth" örgütünü kurdular. Bu örgüt, savaş yıllarında 50-70 bin arası göçmeni Filistin'e taşıdı. Yahudi toplumunun çoğunluğunu oluşturan anti-Siyonist Yahudilerin Filistin'e gelmek istememeleri nedeniyle bir iç direnç vardı. Bu direniş, Yahudilerin en çok göç etmek istedikleri Güney Afrika, Kanada, Avustralya hatta Amerika Birleşik Devletleri'nin Yahudi göçüne kota uygulamaya başlamalarından sonra Filistin'in tek alternatif olarak kalmasıyla kırılabildi. Savaş yıllarında toprak yollar bloke edildiğinde "Mossad L'aliyah Beth" örgütü tekneler, balıkçı botları, büyük yolcu komdemleri gibi herhangi bir deniz aracıyla illegal göçmenleri Filistin'e taşıdılar. Bu yıllarda yaşanan iki olay göçmenlerin trajik ölümüne yol açmıştır. Birincisi, 1940'da The Patria'yı (Mülteci Kargosu) İngilizlerin sınır dışı etme teşebbüsüne meydan okuyan Siyonistler tarafından batırılmıştır. İkincisi, 1942'de The Struma Türkiye'ye ulaşmaya çalışmış ancak Türkiye'nin komdemi Akdeniz kıyılarından kabul etmemesiyle, Yahudi göçmenlerden 800'ü denize tekrar açılan komdemin batışıyla ölmüştür.

Savaş sırasında Siyonist hareket, Filistin'de Yahudi kontrolü için destek kampanyasını sürdürdü. Mayıs 1942'de, New York Biltmore Hoteli'nde Dünya Siyonist Kongresi toplandı. Kongre'ye Birleşik Devletler'den, Avrupa'dan ve Filistin'den 600 delege katıldı ve Biltmore Programı olarak bilinen bir dizi karar alındı. En önemli aksiyon kararları savaş sonunda kurulacak yeni dünya düzeninin bir parçası olarak Yahudi devletinin kurulmasının talep edilmesiydi. Deklarasyona göre, Yishuv'un kendine ait bayrağı ve ordusunun olmasına izin verilmeli, Yahudi Ajansı yönetimi altında Filistin'e sınırsız Yahudi göçü olmalıydı. Kongre ayrıca, Balfour Deklarasyonu'nda kullanılan "yurt" sözcüğünün ulus ve devlet kavramlarını ima ettiğini ve Ortaçağ'dan beri Yahudilere yapılan haksızlıkların ancak Yahudi devletinin kurulmasıyla telafi edilebileceğini iddia etti. Biltmore Programı Siyonist hareketin revizyonist kanadı için zaferdi. Programın nihai amacı bütün Filistin'de Yahudi siyasi egemenliğiydi. Kongre'de, Siyonist merkezin çabalarıyla Filistinli Siyonist liderler arasındaki görüş farklılıkları uzlaştırıldı. 1946'da Yahudi Ajansı Filistin'in tamamında devletsiz Yahudi siyasi varlığına, Filistin'in bir kısmında Yahudi devletinin kurulmasını tercih edecekleri yönündeki uzlaşı kararını açıklamıştır.

Savaşın başlamasıyla Yahudiler için Alman tehdidi öncelikli gündem olmaya başlamış ve bu tehdit 1942'de artmıştır. 1930'larla karşılaştırıldığında Filistin'de Siyonist şiddet azalmasına rağmen, Siyonistler ile İngiltere arasındaki çatışmalar sürmüş, Palmach'ın (Haganah'ın seçkin kısmı) Filistin'deki İngiliz hedeflerine saldırılarda bulunmuştur. Tren yollarına, köprülere ve iletişim hatlarına bombalı saldırılar, rehin almalar, terörist ve paramiliter aktiviteler yaygınlaşmıştır. Bu eylemlerden ikisi geniş yankı uyandırmıştır. Birinci eylemde İngiltere Yerleşim Bakanı Lord Moyne'ye, 6 Kasım 1944'de Kahire'de İzak Şamir'in Stern örgütünün bir kolu olan Lehi'ler tarafından suikast yapılmıştır. Bu suikastın, idam edilen iki suikastçısı seneler sonra 2 Temmuz 1975'te cesetleri Kudüs'teki "Kahramanlar Anıtı"na gömülmek üzere 20 Arap esiri ile mübadele edilmiş ve İngiltere hükümeti, İsrail'in katilleri onurlandırması ve onları kahraman yapması nedeniyle üzüntülerini bildirmiştir. İkinci eylemde ise, Filistin'de İngiliz Manda Hükümeti'nin hükümet konutu olarak kullandığı ve askeri kurmayın ikamet ettiği King (Kral) David Oteli'nin bir kısmının 24 Temmuz 1946'da Menaham Begin'in Irgun örgütü tarafından havaya uçurulmasıyla İngiliz, Arap ve Yahudi yaklaşık yüz kişi ölmüştür3. Bu iki olaya İngiltere'nin yanıtı ise Filistin'e illegal yollarla girmeye çalışan Yahudi göçmenler için daha katı önlemler almak olacaktır.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında, 1930'ların başlarında kurulan "Haganah" (İbranice'de savunma anlamında)birliklerini Moshe Dayan ve İsrail'in eski Genelkurmay başkanlarından Bar-Levi komuta ediyordu. Bu yıllarda "ılımlı" Siyonistler Haganah'ı, uç kanat Siyonistleri ise Irgun ve Stern örgütlerini desteklemişlerdir. İngiltere'de 1945 seçimlerinde İşçi Partisi seçimi kazanmış, Dışişleri Bakanlığı'na Ernest Bevin gelmişti. Bevin, Arap dünyasının İngiltere için büyük önemi olduğunu, Yahudilerin bir dinin mensubu olduklarını bir ulus olmadıklarını savunuyordu. Siyonistler Bevin'i anti-semitizmle suçladılar ve onu 'geriye dönüş siyaseti'nin temsilcisi olarak takdim ettiler. Bevin'in siyasetine reaksiyon gösteren Haganah yukarıdaki eylemleri gerçekleştirmiştir. İngilizlere yönelen Yahudi terörü 20-26 Şubat 1946 tarihleri arasında ikinci bir şiddet dalgası estirdi. İngiltere Yahudi terörüne şiddetli tepki gösteriyordu. 1945'in ortalarında Filistin'e ek İngiliz güçleri gönderilmiştir.

1945'ten itibaren Filistin sorununa belirleyici bir güç olarak Amerika Birleşik Devletleri katılmıştır. Yahudileri destekleyen Amerika'nın İngiltere üzerine baskıları, İngiltere Dışişleri Bakanı Bevin'in 1945'in sonlarında Anglo-Amerikan Araştırma Komisyonu'nu kurmasına neden olmuştur. Bu komisyon Filistin'le siyasi bağlantısı olmayan 6 Amerikalı ve 6 İngiliz görevliden oluşturulmuştu. Avrupa ve Ortadoğu'da araştırmalarda bulunan komisyon, 22 Nisan 1946'da raporunu Amerika Başkanı Truman'a sundu. Rapor, "Filistin'in ne saf Arap toprağı ne de Yahudi toprağı olamaz; Filistin'in Yahudi veya Arap devleti olması ne adildir ne de uygulanabilir; Araplar Yahudilere, Yahudiler Araplara egemen olmamalı" tezini savunmuştur. Ayrıca komisyon bölünmeyi de tavsiye etmemiştir. Komisyonun tespitine göre, bağımsız Filistin devleti veya devletleri işleyemez ve Dünya barışını tehdit ettiği gibi, iç mücadeleyle de sonuçlanacaktır. Komisyon ayrıca 1940'tan beri uygulanan Yahudilerin toprak satın alması sınırlanmasından vazgeçilmesini önermiş ve Avrupa'dan, yerlerinden çıkarılan 100 bin Yahudi'nin Filistin'e göç etmesine izin verilmesini istemiştir.5 Sonuç olarak Komisyon, Birleşmiş Milletler vesayet rejiminin işlemesine kadar, Filistin'in İngiltere'nin yönetiminde kalmasını önermiştir.6 Amerika'nın Filistin sorununa ilgisi 1880'li yılara kadar uzanmasına rağmen bu komisyonla birlikte Amerikalılar Filistin sorununun doğrudan taraflarından biri haline gelmişlerdir. İngiltere Dışişleri Bakanı Bevin, Amerika'nın 100 bin Yahudi'nin Filistin'e yerleştirilmesindeki ısrarını ve Amerika'nın Yahudi göçüne koyduğu kotayı, Amerika'nın New York'ta daha fazla Yahudi istememesi olarak yorumlamıştır.7 Anglo-Amerikan Raporu'na İngilizler, Araplar ve Yahudiler farklı nedenlerle tepki gösterdiler ve reddettiler. İngiltere Başbakanı Atlee, 1 Mayıs 1946'da Avam Kamarası'nda yaptığı konuşmada, Yahudilerin İngiliz hedeflerine yönelik saldırıları durmadıkça ve Filistin'de Yahudilerin ve Arapların silahsızlandırılması sağlanmadıkça 100 bin Yahudi'yi Filistin'e kabul etmeyeceğini açıklamıştır. İngiliz basını da Amerika'yı şiddetle eleştirirken, Amerikan Kamuoyu ve Amerikan Yahudileri, İngiltere Dışişleri Bakanı Bevin'e şiddetli tepki gösteriyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder